Yüreklerimiz ki artık taşımaktan
ve mana yüklemekten yorulduğumuz birer mahzendir.
'Ben yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum.”
Füruğ Ferruhzad
Evde kalmış genç kızların, oğlu askerde şafak sayan annelerin, sevdiğini binbir ümit ile
bekleyenlerin, kapısını doğru insana açmak için perde arkalarında gizlenen bakirelerin, Mushaf’ı
anlamak ve anlatmak gayreti ile medreselerin karanlık odalarına çekilip ezberledikleri her ayeti
daha ilk günmüş gibi okuyan genç kızların, bodrum katlarının rutubetli, sigara kokusu sinmiş
duvarlarının arasında tekstil işçiliği, nakkaşlık yapan, meslek öğrenebilmek için direnen gençlerin
taşıdığı yüreklerdir yüreklerimiz.
Yüreklerimiz ki artık taşımaktan ve mana yüklemekten yorulduğumuz, ağır işçilik ile bedeller
ödediğimiz birer mahzendir.
Gördüklerimizin ürperti ve şaşkınlığı ile ayak uydurmaya çalışırken çağın gürültüsüne, üzerimizden
bir türlü atamadığımız acemilik dolanıp duruyor ayakuçlarımıza.
İçimizde bir intihar korkusu…
İçimde bir intihar korkusu…